Bel fıtığı hastalarında cinsel yaşam

Lomber disk hastalığı denilen yani (LDH), nöral yapılara baskı kurarak, bir yandan ağrı, ağrıya bağlı yaşanabilecek spazmlar ve psişik olarak sorunlarıda birlikte getirebilir. Bundan dolayı kullanılan ağrı kesicilerde cinsel yaşamın olumsuz etkilenmesine sebebiyet verebilir. Genel olarak cinsellik sağlıklı eş ve normal ilişki boyutunda doğal olarak gözlemlenen bir durum olduğu için, özelliklede evli çiftlerde hasta olan bireyler eşlerine karşı suçluluk duygusu hissetmektedir. Bu tedavi sürecinde hasta için günlük işler yani spor yapmak, araba kullanmak, ağır yük kaldırmak, temizlik yapmak gibi durumlarda da aksaklıklar yaşanıyorsa bu sorun hastalarda daha fazla sıkıntı yaratmaktadır. Fakat konu cinsel hayatlara ara vermek olunca ‘nasıl’, ‘ne zamana kadar’ kelimeleriyle başlayan sorular kafalarda daha fazla yer edinmekte oluyor. Bu durumlarda özellikle aydınlatılma ihtiyacı hep daha fazla talep edilmektedir. Rahatsızlıktan dolayı ameliyat öncesi ve sonrasında da cinsel aksaklık görülen hastalarda hesaba katılacak olursa, bu süreyi bilinçli bir şekilde yönetmek gerekmektedir. Doktordan mutlaka tavsiyeler alınmalıdır. Literatürde yer alan özellikle diyabet ve kanser, kardiolojik hastalıklarda daha fazla görülen cinsel sorunlarla ilgili çalışmalar yapılıyorken LHD rahatsızlıklarında görülen bu tür problemlerin üzerinde fazla yapılan bir çalışma, elde edilen bir tespit görülememektedir. Örneğin, yapılan bir operasyon sonrasında cinsel aktivitenin ne zamana başlanacağı konusunda tam bir görüş birliği kurulamamaktadır. Bizlerin yaptığı ‘beyin cerrahisi uzmanlarının bu tür hastalıklarda cinselliği ne kadar sorguladıkları’ üzerinde yapılan anket çalışmasında çıkarılan sonuçlar doğrultusunda LHD hastalarına 3 gün ile 6 ay arasında cinsel olarak aktivitelere girebileceklerini önerdikleri görülmektedir. Bu sürenin bu kadar geniş zamanlara yayılıyor olması dikkat çekici bir unsurdur fakat tabi ki hastalar açısından büyük bir kaos haline gelmektedir. Genel olarak yapılması gereken ‘acı hissediliyorsa, yapmamak’ tır. Hastalar bu kuralı günlük yaşantılarında yağtığı alışılmış hareketler içinde kullanmalıdır. Ağrının yoğun ve uzun olduğu dönemlerde zaten hastaların cinsellikle ilgili bir beklentileri olmamalıdır. Ağrıların azalması yani sub-akut döneme geçildiğinde ya da ameliyatın sonrasında bu sorular genellikle hasta veya eşi tarafından gündeme getirilecektir. Bu cinsel aktivitelerin ağrıyı tetikleme riskine karşı, hastalığın mekanikleri iyi açıklanmalıdır. Boynun ve sırtın aşırı olarak ve ani fleksiyon ve akstansiyonları gibi bazı hareketlerin yapımından kaçınılmalıdır. Yaraların iyileşmesinden bir hafta içinde olduğundan dolayı standart bir operasyon sonrasında cinsel aktivite en erken bir hafta sonrasında başlamalıdır. Bu süre ortalama olarak ikinci haftanın sonunda olması uygun bulunmaktadır. Sub- akut dönemi içindeyken hastanın fazla oturma, merdiven çıkma, bir şeylere uzanma ve eğilme gibi zorlayıcı ativitelerde 15 dakika süren ağrılar yaşanıyorsa, cinsel aktiviteye başlanması uygun bulunmaz. Fakat bu tür aktivitelerde ağrı olmuyor oluyorsada kısa sürüyorsa cinsel aktivitelere zorlayıcı hareketlerde bulunmamak göz önünde bulunarak başlanabilir. Aktivite öncesi ılık alınan bir duş ya da çiftlerin birbirlerine yapacakları kas gevşetici masajlar rahatlamayı ve ağrının en aza indirgenmesini sağlayabilir. Çiftlerin birbirlerine bu gibi durumlarda ne hissettiklerini paylaşmaları çok önemli bir etkendir.
Bu çiftlerin içlerinde yaşadıkları kaygınında en aza indirgenmesine yardımcı olacaktır. Ameliyat sonrası ilk deneyimlerde, ilişki öncesi santral etki yaratmayan kas gevşetici veya analjezik alınmasıda ağrı olasılığının ortadan kalkmasını sağlayabilir. Cinsel aktivite sırasında bulunurken hasta sırtının zeminden destek alınacak pozisyonlarda olması daha uygun olacaktır ya da belin yastıklarla desteklenmesi gerekmektedir. Dizler ve bacaklar hafif fleksiyona getirilmelidir. Bu işlemlerde önemli olan nokta hastanın bu süreç içinde rahat olmasıdır. Fleksiyon pozisyonunun aşırıya kaçılmaması önemli olan bir diğer husustur. Hasta olan birey rahatsızlık hissediyorsa yan yatarak pozisyonunu değiştirebilir. Bu pozisyonda ise yüzler karşı karşıya değil, arka arkaya olunmalıdır. Yüzlerin karşılıklı geldiği pozisyonda, sırtta hiperekstansiyonu oluşma riski artmaktadır. Bu durumda hem sırt hem boyun için hafif fleksiyonda ve fetal yatış konumunda olmak gerekmektedir. Bazı çiftler için ise ayakta uygulanabilecek pozisyonları denemekte fayda görülebilir. Ancak genel olarak disk hastalığı bulunan kişinin, cinsel ilişkide daha pasif rol almasıdır. Hekim olarak hastalara tavsiyede bulunurken, genel olarak hastanın cinsiyetine ve rahatsızlığın dönemine göre, hastaya yaklaşımlar özel olmalı ve iyileşme sürecinin devamlı takip halinde olmalıdır. Hastanın hangi aktivitelerde daha az yorulduğu gibi sorular sorulmalı ve ağrının minimal seviyeye uyması için hangi pozisyonların daha uygun olacağına karar verilmelidir.